Tefekkür ve Davranışlarımız Üzerine Tefekkür

Muhtelif zamanlarda dev şirketler ‘bir fikrim var’ tarzında başlıklarla yarışmalar tertip ederler, rastlamışsınızdır.

Amaç şirketin ürün yelpazesine mümkün olduğunca eşsiz ürünler eklemektir. O yarışmaya katıldığımızı düşünelim.

Yetkililerin karşısına çıkıp ‘vay be şu ürünü ne güzel yapmışlar’ desek nasıl karşılanır?

Bu cümle herhangi bir fikir barındırıyor mu? Tabii ki HAYIR.

Tefekkür kelimesi Arapça fikir (FKR) kökünden türemiştir. Derin düşünmek, akıl yürütmek demektir.

Biraz önce verdiğim örnekte herhangi bir akıl yürütme, fikir beyan etme manası bulunmuyor.  ‘Vay be şu ürünü ne güzel yapmışlar’ cümlesi sadece hayret ve hayranlık ifade eder.

Bu cümleyi neden örnek verdim? Şunun için:

Bir çoğumuzun aşina olduğu bir Hadisi Şerif vardır: “Bir saat tefekkür bazen bir sene ibadetten daha hayırlıdır.” (1)

Peki biz bu Hadisteki tefekkürü nasıl anlıyoruz? Aynen yukarıda ki gibi değil mi?

‘Vay be! Allah şu ağacı ne güzel yaratmış’

Gökyüzüne bakıp, kelebeklere, kuşlara bakıp bu cümleyi kurmayı tefekkür olarak adlandırmıyor muyuz?

Oysa biraz önce yazdığım gibi, bu bir hayret ve hayranlık cümlesidir tefekkür değil.

Öyleyse tefekkür nedir?

Tefekkür, bir ayeti ve ya bir Hadis’i okuduktan sonra, yaşantımızla uyumlu olup olmadığını düşünmektir.

Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden olayı aktarırsam daha iyi anlaşılacağını ümit ediyorum.

Bir meclisteydik, düğünlerde silah sıkılmasının imanı zedeleyici bir fiil olduğunu söyledim. Hemen tepki geldi: Silah atmakla imanın ne alakası var?

İşte bu soru üzerine tefekkür ettim ve imanın ne olduğu konusunda hiç bir fikrimiz olmadığını müşahade etmiş oldum. Belki siz de şu an okurken aynı soruyu soruyorsunuz. Gerçekten ya! Bunun imanla ne alakası var diyorsunuz.

Silaha göre daha basit bir örnekle başlayayım. Yoldan bir taş-diken vs. kaldırmak.

Der demez bağlantıyı kurdunuz değil mi? Ne diyordu Peygamberimiz:

“İman yetmiş küsur bölümdür; en üstte ‘Allah’tan başka ilâh yoktur’ sözünü kabul etmek ve en altta ‘insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yoldan çekmek/kaldırmak‘ bulunmaktadır, haya da imanın bir parçasıdır.” (Buharı, îmân, 3)

Örneğimiz yola gelişigüzel araba park etmek. İtfaiye gelse geçemeyecek şekilde, hasta olsa ambulans geçemeyecek şekilde, acele işi olana engel olacak şekilde park yapmak sizce imanla alakasız mıdır?

Dikkat edelim! Yoldaki sıkıntıyı kaldırmak imanın bir parçası ise o sıkıntıyı oraya koymak neyin parçası olur?

Buna mefhumu muhalif denir. Bir şeyin zıt yansıması yani. Yukarıdaki Hadisi Şerifin mefhumu muhalifinden şöyle anlarız: İmansızlık yetmiş küsur bölümdür; en altta ‘insanlara sıkıntı veren bir nesneyi yola koymak’ bulunmaktadır.

Bu manaya gelmez mi? Aynı anlama gelmiyor mu? İşte buna tefekkür denir.

Şimdi gelelim silah mevzuna: Aslında taşla kıyaslanınca mesele ayan beyan ortaya çıktı ama konuyu açtık bir kere, tamamlayalım.

Bir düğünde ya da asker uğurlarken ve yahut takımın gol attığında sıktığın kurşun adres sormuyor. Ve herkes namluyu havaya tutmuyor. Duvarlardan seken kurşun seslerine bir çok defa şahit olduk.

Şahit olduk da, Allah’a şükür ki henüz hedef olmadık. Ama hedef olanlar oldu. Hem de çok.

Şimdi hadisi şerif ışığında bu olayı TEFEKKÜR EDELİM.

Sevgili Peygamberimiz  üç defa tekrar edip yeminle ifade ettiği hadîs-i şerifte,

“Vallahi mü’min olamaz, vallahi mü’min olamaz, vallahi mü’min olamaz!” buyurunca, “Kim mü’min olamaz yâ Resûlallah?” diye soruldu.
Efendimiz cevap verdiler: “KOMŞUSU ŞERRİNDEN EMİN OLMAYAN KİMSE!”

Peygamberimiz tüm şerleri madde madde sayacak değil elbet. Genel olarak imanı yok eden durumu ifade ediyor. Sen tefekkür edip, yaptığın işleri bu kalıba uygulamalısın. Yoksa ‘silah sıkmanın imanla ne alakası var’ diye sorarken iman senden çoktan gitmiş olabilir.

Ben aklıma gelen bir kaç örnek yazayım siz bunu artırırsınız.

  • İnsanların camına taş atacak çocuk yetiştirmek.
  • İnsanların rahatsız olacağı şekilde müzik dinlemek. (bu arabayla sokaktan geçerken de geçerli, evde dinlerken de)
  • Komşunun sınırını değiştirmek.
  • Komşunun bahçesine hayvanını sokmak.
  • Isıran bir köpekle sokakta gezip korkuya sebep olmak. İman(sızlık)la doğrudan ilgilidir.

Eğer kıldığın namaz Ankebût suresi 45. ayete göre seni kötülükten alıkoymuyorsa, Maun suresi 4. ayete dahilsin demektir.

Allah’a emanet olunuz.

 

(1) (Suyutî, Camiu’s-Sağir, II/127; Aclûnî, I/310)

Sayfamızdan cıkmadan önce diğer haberleri okuyabilirsiniz

Bir yanıt yazın